|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
pek çok |
countless s.
|
|
I've been to Boston countless times.
Pek çok kez Boston'a gittim.
More Sentences
|
2 |
Genel |
pek çok |
numerous s.
|
|
On numerous occasions, the debates in our Assembly have focused on combating racism.
Meclisimizdeki tartışmalar pek çok kez ırkçılıkla mücadele konusuna odaklanmıştır.
More Sentences
|
3 |
Genel |
pek çok |
a world of s.
|
|
In many ways, these show that they are living in a world of their own, detached from reality outside.
Bunlar pek çok açıdan, dış gerçeklikten kopuk, kendilerine ait bir dünyada yaşadıklarını göstermektedir.
More Sentences
|
4 |
Genel |
pek çok |
plenty s.
|
|
There's plenty left.
Kalan pek çok şey var.
More Sentences
|
5 |
Genel |
pek çok |
most s.
|
|
Indeed, from most points of view, it could and would be assumed that the negotiations were a success.
Aslında pek çok açıdan müzakerelerin başarılı olduğu varsayılabilirdi ve öyle de oldu.
More Sentences
|
6 |
Genel |
pek çok |
a great many s.
|
|
The Commission is willing to help on a great many issues.
Komisyon pek çok konuda yardımcı olmaya hazırdır.
More Sentences
|
7 |
Genel |
pek çok |
too much s.
|
|
Too much of what takes place within this Parliament is not transparent.
Bu Parlamentoda gerçekleşen pek çok şey şeffaf değildir.
More Sentences
|
8 |
Genel |
pek çok |
copious s.
|
|
Many people here in Parliament, indeed, consume copious quantities of drugs.
Burada Parlamentoda bulunan pek çok kişi gerçekten de bol miktarda uyuşturucu tüketmektedir.
More Sentences
|
9 |
Genel |
pek çok |
far s.
|
|
There are many powerful forces at work here in the European Parliament looking to restrict the veto as far as possible.
Avrupa Parlamentosu'nda vetoyu mümkün olduğunca kısıtlamak isteyen pek çok güç iş başındadır.
More Sentences
|
10 |
Genel |
pek çok |
plenty of s.
|
|
I know that the honourable Members will have plenty of questions to ask me.
Sayın Üyelerin bana soracakları pek çok soru olduğunu biliyorum.
More Sentences
|
11 |
Genel |
pek çok |
a good deal zf.
|
|
There is of course a good deal more underlying this summit.
Elbette bu zirvenin altında yatan daha pek çok şey var.
More Sentences
|
12 |
Genel |
pek çok |
a great deal zf.
|
|
I would like to comment on both proposals at the same time, as the two have a great deal in common.
Her iki teklif hakkında da aynı anda yorum yapmak istiyorum zira ikisi arasında pek çok ortak nokta bulunmaktadır.
More Sentences
|
13 |
Genel |
pek çok defa |
quite a lot zf.
|
|
I've done that quite a lot.
Onu pek çok defa yaptım.
More Sentences
|
14 |
Genel |
pek çok |
greatly zf.
|
|
Like many others here today, I greatly wish for a speedy end to the war in Iraq.
Bugün burada bulunan pek çok kişi gibi ben de Irak'taki savaşın bir an önce sona ermesini diliyorum.
More Sentences
|
15 |
Genel |
pek çok kez |
many times zf.
|
|
I have spoken on this many times in this House over the last 20 years.
Bu konuda son 20 yılda bu Meclis'te pek çok kez konuştum.
More Sentences
|
Colloquial |
|
16 |
Konuşma Dili |
pek çok şey |
lots of things i.
|
|
We teach each other lots of things.
Birbirimize pek çok şey öğretiyoruz.
More Sentences
|
17 |
Konuşma Dili |
pek çok |
a great many expr.
|
|
In the past, a great many parliamentary questions have been simply ignored.
Geçmişte pek çok soru önergesi görmezden gelinmiştir.
More Sentences
|
Common Usage |
|
18 |
Yaygın Kullanım |
pek çok |
very much zf.
|
|
General |
|
19 |
Genel |
içerisinde pek çok ada adacık kayalık bulunan deniz |
archipelago i.
|
|
|
20 |
Genel |
ingilitere'nin pek çok yerinde bilhassa Londra'da çok meşhur bir sandviççi zinciri |
Pret A Manger i.
|
|
21 |
Genel |
pek çok renk tonuna sahip olma |
tintiness i.
|
|
22 |
Genel |
pek çok şey |
loads (of) i.
|
|
23 |
Genel |
bir şeye pek çok üzülmek |
take something hard f.
|
|
24 |
Genel |
pek çok sevmek |
go for f.
|
|
25 |
Genel |
-den pek çok zevk almak |
luxuriate in f.
|
|
26 |
Genel |
pek çok gönüllü iş yapmak |
do a lot of volunteer work f.
|
|
27 |
Genel |
pek çok ve çeşitli |
manifold s.
|
|
28 |
Genel |
pek çok |
no end s.
|
|
29 |
Genel |
pek çok |
voluminous s.
|
|
30 |
Genel |
pek çok |
vast s.
|
|
31 |
Genel |
pek çok |
multitudinous s.
|
|
32 |
Genel |
pek çok |
a great deal of s.
|
|
33 |
Genel |
pek çok |
a spate of s.
|
|
34 |
Genel |
pek çok |
myriad s.
|
|
35 |
Genel |
pek çok |
a raft of s.
|
|
36 |
Genel |
pek çok |
lavish s.
|
|
37 |
Genel |
pek çok |
without stint s.
|
|
38 |
Genel |
pek çok |
overmuch s.
|
|
39 |
Genel |
pek çok |
innumerable s.
|
|
|
40 |
Genel |
pek çok |
a good number of s.
|
|
41 |
Genel |
pek çok işe yarayan |
all-purpose s.
|
|
42 |
Genel |
pek çok yeteneği olan |
all-around s.
|
|
43 |
Genel |
pek çok sayıda |
umteen s.
|
|
44 |
Genel |
pek çok sayıda |
umpteen s.
|
|
45 |
Genel |
pek çok |
whole raft of s.
|
|
46 |
Genel |
pek çok alt bölüme/sınıfa ayrılmış |
polychotomous s.
|
|
47 |
Genel |
pek çok |
numberful [obsolete] s.
|
|
48 |
Genel |
pek çok |
numberous [obsolete] s.
|
|
49 |
Genel |
pek çok daldan esas olana ait |
arterial s.
|
|
50 |
Genel |
pek çok |
legion s.
|
|
51 |
Genel |
pek çok unutulmaz olaya sahip |
eventful s.
|
|
52 |
Genel |
pek çok |
living s.
|
|
53 |
Genel |
pek çok |
mostwhat s.
|
|
54 |
Genel |
pek çok |
multitudinary s.
|
|
55 |
Genel |
dünyanın pek çok bölümünde bulunan |
peregrine s.
|
|
56 |
Genel |
dünyanın pek çok bölümünde bulunan |
peregrinic s.
|
|
57 |
Genel |
pek çok |
ever so much zf.
|
|
58 |
Genel |
pek çok |
immensely zf.
|
|
59 |
Genel |
pek çok |
out and away zf.
|
|
60 |
Genel |
pek çok defa |
quite a bit zf.
|
|
61 |
Genel |
pek çok |
far and away zf.
|
|
62 |
Genel |
pek çok |
highly zf.
|
|
63 |
Genel |
pek çok |
enormously zf.
|
|
64 |
Genel |
pek çok |
galore zf.
|
|
65 |
Genel |
pek çok |
a lot zf.
|
|
66 |
Genel |
pek çok kez |
quite a lot times zf.
|
|
67 |
Genel |
pek çok |
à gogo zf.
|
|
68 |
Genel |
pek çok |
bad zf.
|
|
69 |
Genel |
pek çok |
main [dialect] zf.
|
|
70 |
Genel |
pek çok |
mainly [uk] zf.
|
|
71 |
Genel |
pek çok |
mobs [australia/new zealand] zf.
|
|
72 |
Genel |
pek çok |
lots zf.
|
|
73 |
Genel |
pek çok |
muchly zf.
|
|
74 |
Genel |
pek çok |
muckle zf.
|
|
75 |
Genel |
pek çok |
rife zf.
|
|
76 |
Genel |
pek çok |
only too zf.
|
|
77 |
Genel |
pek çok |
streets zf.
|
|
78 |
Genel |
pek çok |
wheen zm.
|
|
Phrases |
|
79 |
İfadeler |
mücadelede hayal kırıklığı ya da başarısızlık gibi pek çok şeyle karşılaşma olasılığını anlatan deyiş |
c'est la guerre [french] ünl.
|
|
|
Proverb |
|
80 |
Atasözü |
bir çocuğun yetiştirilmesi pek çok kişini yardımını ve desteğini gerektirir |
it takes a village to raise a child
|
|
81 |
Atasözü |
ağzı çok laf yapanın elinden pek iş gelmez |
great talkers are little doers
|
|
Colloquial |
|
82 |
Konuşma Dili |
pek çok |
umpteen i.
|
|
83 |
Konuşma Dili |
pek çok sayıda |
umpteen i.
|
|
84 |
Konuşma Dili |
pek çok (bir şey) |
plenty of (something) s.
|
|
85 |
Konuşma Dili |
pek çok |
good many zf.
|
|
86 |
Konuşma Dili |
pek çok nedenden dolayı |
for many reasons expr.
|
|
87 |
Konuşma Dili |
pek çok |
a whole lot of expr.
|
|
88 |
Konuşma Dili |
pek çok nedenden ötürü |
for many reasons expr.
|
|
89 |
Konuşma Dili |
pek zeki/çok akıllı biri değil |
nothing going on upstairs expr.
|
|
90 |
Konuşma Dili |
pek/çok iyi değil |
not too hot expr.
|
|
91 |
Konuşma Dili |
pek/çok iyi durumda değil |
not too hot expr.
|
|
92 |
Konuşma Dili |
pek/çok sağlıklı değil |
not too hot expr.
|
|
93 |
Konuşma Dili |
pek/çok iyi değil |
not so hot expr.
|
|
94 |
Konuşma Dili |
pek/çok iyi durumda değil |
not so hot expr.
|
|
95 |
Konuşma Dili |
pek/çok sağlıklı değil |
not so hot expr.
|
|
96 |
Konuşma Dili |
pek çok |
a whole heap expr.
|
|
97 |
Konuşma Dili |
pek çok |
a good many expr.
|
|
98 |
Konuşma Dili |
pek çok şey |
thing or two expr.
|
|
Idioms |
|
99 |
Deyim |
pek çok |
a million and one (something) i.
|
|
100 |
Deyim |
pek çok |
a thousand and one (something) i.
|
|
101 |
Deyim |
(yapacak) pek çok şey |
a hundred/thousand/million and one things/things to do i.
|
|
102 |
Deyim |
pek/çok uzak olmayan gelecek |
the not-so-distant future i.
|
|
103 |
Deyim |
pek/çok uzak olmayan geçmiş |
the not-too-distant past i.
|
|
104 |
Deyim |
aynı anda pek çok işle uğraşmak |
stretch oneself too thin f.
|
|
105 |
Deyim |
aynı anda pek çok işle uğraşmak |
spread (oneself) thin f.
|
|
106 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) pek çok işe/göreve bölmek |
spread (something or oneself) too thin f.
|
|
107 |
Deyim |
aynı anda pek çok işle uğraşmak |
spread thin f.
|
|
108 |
Deyim |
aynı anda pek çok işle uğraşmak |
spread too thin f.
|
|
109 |
Deyim |
aynı anda pek çok işle uğraşmak |
spread yourself too thin f.
|
|
110 |
Deyim |
pek çok |
a good deal s.
|
|
111 |
Deyim |
pek çok |
a million and one (something) s.
|
|
112 |
Deyim |
çok/pek tatlı/hoş |
(as) sweet as pie s.
|
|
113 |
Deyim |
çok/pek tatlı/hoş |
sweet as pie s.
|
|
114 |
Deyim |
pek zeki/çok akıllı biri değil |
not anything going on upstairs expr.
|
|
115 |
Deyim |
pek zeki/çok akıllı biri değil |
not anything upstairs expr.
|
|
116 |
Deyim |
pek zeki/çok akıllı biri değil |
not much going on upstairs expr.
|
|
117 |
Deyim |
pek zeki/çok akıllı biri değil |
not much upstairs expr.
|
|
118 |
Deyim |
pek çok |
far and away expr.
|
|
119 |
Deyim |
pek çok |
a whole bunch expr.
|
|
120 |
Deyim |
pek çok |
whole bunches expr.
|
|
121 |
Deyim |
pek çok (bir şey) |
a whole lot of (something) expr.
|
|
122 |
Deyim |
pek çok (bir şey) |
a world of (something) expr.
|
|
123 |
Deyim |
pek çok |
a world of expr.
|
|
124 |
Deyim |
pek çok |
the world of expr.
|
|
125 |
Deyim |
(birinin/bir şeyin) başarıya ulaşması çok zor/pek mümkün değil |
the odds are against (someone or something) expr.
|
|
126 |
Deyim |
(birinin/bir şeyin) başarıya ulaşması çok zor/pek mümkün değil |
the odds are against something/somebody doing something expr.
|
|
127 |
Deyim |
(birinin/bir şeyin) başarıya ulaşması çok zor/pek mümkün değil |
the odds are stacked against (someone or something) expr.
|
|
Speaking |
|
128 |
Konuşma |
bunu pek çok kez yaptık |
we've done this many times expr.
|
|
129 |
Konuşma |
bunu pek çok kez yaptık |
we've done this a lot of times expr.
|
|
130 |
Konuşma |
hayatımı pek çok kez kurtardı |
he saved my life many times expr.
|
|
131 |
Konuşma |
ondan nefret etmek için pek çok sebebim var |
I have got lots of reason to hate her/him expr.
|
|
132 |
Konuşma |
pek çok insan daha iyi görünmek isterler |
most people want to look better expr.
|
|
133 |
Konuşma |
pek çok dostu var |
she has lots of friends expr.
|
|
134 |
Konuşma |
pek çok insan daha iyi görünmek ister |
most people want to look better expr.
|
|
135 |
Konuşma |
pek çok insan daha iyi görünmek istediklerini söylerler |
most people say they want to look better expr.
|
|
Trade/Economic |
|
136 |
Ticaret/Ekonomi |
farklı türdeki pek çok malı satan büyük mağaza |
department store i.
|
|
Politics |
|
137 |
Siyasal |
bolivya'da pek çok yerel bölücü grup için şemsiye görevi gören bir terör örgütü |
national liberation army i.
|
|
Media |
|
138 |
Medya |
(yayın akışlarında) pek çok insanın işe gidip gelirken arabada olduğu zaman dilimi |
drive-time i.
|
|
Technical |
|
139 |
Teknik |
pek çok alanda kullanılan konuların hücreler şeklinde bölünmesi ile ilgili modelleme aracı |
cellular automaton i.
|
|
Computer |
|
140 |
Bilgisayar |
kullanıcının, internet üzerinde pek çok kaynağa ve hizmete ulaşmasına olanak tanıyan büyük kaynak sitesi |
web portal i.
|
|
141 |
Bilgisayar |
pek çok tasarım |
myriad of design i.
|
|
142 |
Bilgisayar |
microsoft'un yürüttüğü, microsoft ürünlerini kullanarak pek çok alanda yeterlilik sertifikası veren bir dizi program |
mcp ( microsoft certified professional) i.
|
|
Psychology |
|
143 |
Psikoloji |
pek çok sistemi etkileyen enflamatuvar rahatsızlık |
multisystem involving inflammatory disorde i.
|
|
144 |
Psikoloji |
pek çok ortak psikolojik özelliği olan bir grup birey |
biotype i.
|
|
Pharmaceutics |
|
145 |
Eczacılık |
pek çok gram pozitif ve gram negatif bakteri türünde etkili olan bir antibiyotik markası |
e-mycin® i.
|
|
146 |
Eczacılık |
pek çok gram pozitif ve gram negatif bakteri türünde etkili olan bir antibiyotik markası |
ethril® i.
|
|
147 |
Eczacılık |
pek çok gram pozitif ve gram negatif bakteri türünde etkili olan bir antibiyotik markası |
erythrocin® i.
|
|
148 |
Eczacılık |
pek çok gram pozitif ve gram negatif bakteri türünde etkili olan bir antibiyotik markası |
ilosone® i.
|
|
149 |
Eczacılık |
pek çok gram pozitif ve gram negatif bakteri türünde etkili olan bir antibiyotik markası |
pediamycin® i.
|
|
Chemistry |
|
150 |
Kimya |
balmumundan elde edilen, pek çok bileşikte var olduğu düşünülen bir radikal |
ceryl i.
|
|
Biology |
|
151 |
Biyoloji |
pek çok bitkide çiçeğin dışında meydana gelen nektar salgılayıcı yapı |
gland i.
|
|
Marine Biology |
|
152 |
Deniz Biyolojisi |
pek çok türünün soyu tükenmiş olan cestracion cinsinden olan köpek balığı |
cestraciont i.
|
|
153 |
Deniz Biyolojisi |
pek çok tatlısu balığı türünün bulunduğu bir takım |
eventognathi i.
|
|
154 |
Deniz Biyolojisi |
dünya'nın pek çok bölgesinde görülen majidae familyasının tip cinsi |
genus maia i.
|
|
155 |
Deniz Biyolojisi |
dünya'nın pek çok bölgesinde görülen majidae familyasının tip cinsi |
maia i.
|
|
156 |
Deniz Biyolojisi |
dünya'nın pek çok bölgesinde görülen majidae familyasının tip cinsi |
genus maja i.
|
|
157 |
Deniz Biyolojisi |
dünya'nın pek çok bölgesinde görülen majidae familyasının tip cinsi |
maja i.
|
|
Astronomy |
|
158 |
Gökbilim |
devasa bir galaksi kümesi olduğu düşünülen ve pek çok galaksinin uzaydaki belirli bir noktaya doğru hareket ettiği gerçeğine delil olarak gösterilen büyük kitle |
great attractor i.
|
|
Zoology |
|
159 |
Zooloji |
pek çok yarasa türünün burnunda bulunan ince, geniş, zar şeklinde deri katman |
nose leaf i.
|
|
160 |
Zooloji |
crinoidea sınıfına ait, oral diskin etrafında kolları bulunan pek çok canlıyı ve fosili içeren bir takım |
encrinoidea i.
|
|
161 |
Zooloji |
crinoidea sınıfına ait, oral diskin etrafında kolları bulunan pek çok canlıyı ve fosili içeren bir takım |
brachiata i.
|
|
162 |
Zooloji |
crinoidea sınıfına ait, oral diskin etrafında kolları bulunan pek çok canlıyı ve fosili içeren bir takım |
articulata i.
|
|
163 |
Zooloji |
temel olarak böceklerle beslenen, dünyanın pek çok yerinde görülebilen ve genellikle büyük kulaklı yarasalardan oluşan bir alt takım |
microbat i.
|
|
164 |
Zooloji |
temel olarak böceklerle beslenen, dünyanın pek çok yerinde görülebilen ve genellikle büyük kulaklı yarasalardan oluşan bir alt takım |
suborder microchiroptera i.
|
|
165 |
Zooloji |
dar ağızlı kara kurbağalarını ve hypopachus cinsi kurbağaları içeren, dünyanın pek çok yerine dağılmış bir familya |
microhylidae i.
|
|
166 |
Zooloji |
dar ağızlı kara kurbağalarını ve hypopachus cinsi kurbağaları içeren, dünyanın pek çok yerine dağılmış bir familya |
brevicipitidae i.
|
|
167 |
Zooloji |
dar ağızlı kara kurbağalarını ve hypopachus cinsi kurbağaları içeren, dünyanın pek çok yerine dağılmış bir familya |
family brevicipitidae i.
|
|
168 |
Zooloji |
dar ağızlı kara kurbağalarını ve hypopachus cinsi kurbağaları içeren, dünyanın pek çok yerine dağılmış bir familya |
family microhylidae i.
|
|
169 |
Zooloji |
pek çok omurgasız hayvanda bulunan, kalkerli kitle içeren bir kese |
lithocyst i.
|
|
Botanic |
|
170 |
Botanik |
dünyanın pek çok yerinde görülen, yeşil çiçekleri ve tüylü yaprakları olan yaygın bir bitki |
redroot (amaranthus retroflexus) i.
|
|
171 |
Botanik |
pek çok ince katmana ayrılan kabuklara sahip, beyaz çiçekli bir amerikan çalısı |
ninebark (physocarpus) i.
|
|
172 |
Botanik |
pek çok bitki türünü içine alan kozmopolit bir bitki takımı |
ericales i.
|
|
173 |
Botanik |
tüm dünyada yaygın olarak görülen ve patates dahil pek çok bitkinin hastalanmasına sebep olan bir bitki mantarı |
rhizoctonia i.
|
|
Education |
|
174 |
Eğitim |
pek çok konuyu kapsayan |
encyclopedian s.
|
|
175 |
Eğitim |
pek çok konuyu kapsayan |
encyclopedic s.
|
|
Linguistics |
|
176 |
Dilbilim |
ingilizceden alınan pek çok sözcüğün bulunduğu japonca |
japanglish i.
|
|
Geography |
|
177 |
Coğrafya |
new york'un kuzeydoğusunda, vermont'un kuzeybatısında ve quebec’in güneyinde bulunan, tarihte üzerinde pek çok savaşın yapıldığı göl |
lake champlain i.
|
|
Mythology |
|
178 |
Mitoloji |
pek çok kızılderili inanışında baş ilah |
great spirit i.
|
|
Ornithology |
|
179 |
Kuşbilim |
pek çok gececil ve böcekcil kuş familya ve alt familyasından oluşan takım |
caprimulgiformes i.
|
|
Entomology |
|
180 |
Böcek Bilimi |
yabani bitkiler ve ekinler dahil olmak üzere pek çok bitkiyi tahrip eden yaygın bir böcek cinsi |
anaphothrips i.
|
|
Slang |
|
181 |
Argo |
pek çok |
oodles i.
|
|
182 |
Argo |
pek çok |
out the ass zf.
|
|